MERSİN BARO BAŞKANI ÖZDEMİR “TEK BİR KAYBA DAHA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK”

FB_IMG_1695829078816

AVUKATA YÖNELİK ŞİDDETE ÖNLEM ALINMASI ELZEMDİR
Mersin Barosu yönetimi, Denizli Barosu önceki dönem Başkanı Av. Mehmet Erdal Çam’ın görevini yapması sebebiyle katledilmesini protesto etti. 81 ilin barosu tarafından eş zamanlı yapılan ortak basın açıklamasında, “Tek bir kayba daha tahammülümüz yok. Avukata yönelik şiddete ilişkin gerekli adımlar atılarak, özel olarak önlem alınması elzemdir.

Göstermelik cezalarla yol alınması mümkün değildir.” denildi.
Denizli Barosu önceki dönem Başkanı, Muğla Barosu üyesi Avukat Erdal Çam’ın, bir icra davası nedeniyle 21.09.2023 tarihinde müvekkili tarafından uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesini 81 ilin barosu, adliye önlerinde basın açıklaması yaparak protesto etti.Mersin Barosu yönetimi, Mersin Barosu Avukat Hakları Merkezi ve avukatların katılımıyla Mersin Adliyesi bahçesinde düzenlenen basın açıklamasında konuşma yapan Mersin Barosu Başkanı Av. Gazi Özdemir, “Meslektaşımız Av. Mehmet Erdal Çam’ın görevi nedeniyle katledilmesinin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Meslektaşlarımız görevi sırasında hep psikolojik saldırıya, hem de fiili saldırılara uğramaktadır. Mersin Barosu’nda ve birçok baroda meslektaşlarımız görevini ifa etmeleri sebebiyle hem yaşam haklarını kaybettiler, hem de yaralandılar. Bu saldırıların önüne geçilmesi gerekmektedir. Mersin Barosu olarak, diğer barolarımızla birlikte avukata şiddetin son bulması için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

“AVUKATA SALDIRI ADİL YARGILANMA HAKKINA VE ADALETİN TESİSİNE YÖNELİKTİR”
Baroların ortak basın açıklamasını okuyan Mersin Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av. Volkan Berk Polat,“Denizli Barosu önceki dönem başkanlarımızdan, Muğla Barosuna kayıtlı Av. Mehmet Erdal Çam altı gün önce, daha evvel davasına baktığı müvekkili tarafından, sadece mesleki faaliyeti nedeniyle katledildi. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Av. Servet Bakırtaş, bakmakta olduğu bir dosyanın karşı yanı tarafından ofisinde katledilmişti.
Bakırtaş’tan bir yıl önce İstanbul Barosuna kayıtlı genç meslektaşımız Av. Ersin Arslan, haciz işlemleri için bulunduğu görev yerinde göğsünden vurularak katledildi. Ersin Arslan’ın katlinden birkaç ay sonra Konya’da Av. Asilcan Tuzcu, boşanma davasını üstlendiği müvekkilinin eşi tarafından bıçaklandı. Zanlı, meslektaşımızı, peruk takıp evinin girişinde beklemişti. Av. Asilcan Tuzcu, saldırı sonrası bir gözünü kaybetti.
Asilcan Tuzcu’dan tam bir yıl önce, İstanbul Barosu’na kayıtlı meslektaşlarımız Av. Savaş Baş ve Av. Necati Çakmak, Ankara’da haciz işlemleri esnasında bıçaklı saldırıya uğradılar. Yaralanan meslektaşımız Savaş Baş halen bu saldırının izlerini taşıyor.
Henüz üç hafta önce, Afyonkarahisar Barosu’na kayıtlı meslektaşımız Av. Hakkı Cihan Coşkun, tarafı bile olmadığı dosyada, yalnızca mesleki dayanışma kapsamında yetki belgesi ile iştirak ettiği haciz işlemi sırasında, işyeri sahipleri ve çalışanlarının saldırısına maruz kalarak yaralandı. Saldırganlar, olay yerine intikal eden jandarma personelinin yanında da saldırılarına devam ettikleri hâlde, serbest bırakıldılar.
Üç gün önce, Nevşehir Barosu önceki dönem Başkanlarımızdan Av. Mustafa Necmi Öncül, takip ettiği dosyanın karşı yanı olan iki kişi tarafından darp edildi. Bizim baromuzda da manzara farklı olmadı ve birçok meslektaşımız defalarca fiziki ve psikolojik şiddete maruz kaldı.
Bu saydıklarımız, her gün ve yaşamın her alanında sistematik hâlde yaşanan avukata yönelik şiddetin, yaşam hakkına dönük ve can yakıcı çok sayıda örneğinden yalnızca birkaç tanesidir.
Avukatlar; her geçen gün daha fazla öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi saldırıların mağduru haline geliyor. Bazen sözlü bazen silahlı olan; bazen müvekkilden, bazen karşı taraftan kaynaklanan ve bazen yaralama, bazen ölümle sonuçlanan bu saldırıların değişmeyen ortak bir yönü var: Avukatların bu saldırılarla karşı karşıya kalmalarının nedeni, yalnızca mesleki faaliyetlerini yerine getirmeleridir. Münferitmiş gibi görülen bu saldırılar, aynı zamanda avukatlık faaliyetine, savunmaya, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ve adaletin tesisine yöneliktir” İfadesini kullandı.

ŞİDDETİN TEMELİNDE, GÖREVİN İFASINI ÖNLEME NİYETİ VAR
Avukatın müvekkilleriyle özdeşleştirilmemesi gerektiğini söyleyen Polat, “Avukata yönelik şiddetin temelinde, avukatın mesleki faaliyetleri, görevlerini yaparken müvekkilleriyle özdeşleştirilmeleri veya savunma hakkının etkin kullanılması için mücadele ederken bu görevin ifasını önleme niyeti yer almaktadır.
Bizler, avukatlık mesleği kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin, niteliği gereği çekişme ve uyuşmazlık içerdiğini biliyoruz. Avukata yönelik şiddet, toplumun genelinde gözlenen şiddet eğiliminden veya diğer meslek mensuplarına yönelik şiddetten önemli farklılıklar içermektedir. Bu nedenle, avukata yönelik şiddete ilişkin gerekli adımlar atılarak, özel olarak önlem alınması elzemdir” diye konuştu.
GÖSTERMELİK KALAN CEZALARLA YOL ALINMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR
Cezasızlık politikasını eleştiren Polat, “Avukata saldırma pervasızlığını gösteren saldırganlar bu cüreti, mesleğin itibarsızlaştırılması çabasından ve cezasızlık politikalarından alıyorlar. İnfaz kanunlarında yapılan değişiklikler, cezasızlık politikalarını daha da derinleştiriyor. Avukata yönelik şiddetle, ciddi bir politika benimsenerek mücadele edilmediği sürece, tekil vakalarda verilen ancak infaz düzenlemeleri nedeniyle göstermelik kalan cezalarla yol alınması mümkün değildir.
Türkiye Barolar Birliğinin; avukata yönelik şiddetle ilgili olarak 4 Nisan 2022’de Türkiye Büyük Millet Meclisine, 8 Temmuz 2022’de Adalet Bakanlığına yapmış olduğu başvurularda dile getirilen; konunun öncelikli gündem maddesi haline getirilmesi, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, zorunlu tedbirlerin derhal alınması ve mevzuat çalışması yapılması şeklindeki açık, somut, net talep ve önerilerinin bir an evvel karşılanması, avukatlar için olduğu kadar yurttaşların savunma hakları için de zorunludur. Çünkü avukata yönelik saldırı, yurttaşın savunma hakkına yönelik saldırıdır.
Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Mesleğimizi yaparken, görevimizi ifa ederken can veriyoruz. Avukat tehdit altındaysa, hak arama özgürlüğü de tehdit altındadır. Bizler dava dosyalarının tarafı değil, vekiliyiz. Vekalet etmek mesleğimizin gereğidir. Biz bu görevi üstlenmezsek; adalet işlemez. Bize saldıranların bile muhtaç oldukları savunma hakkı kullanılamaz. Bizler bu görevi, şu veya bu kişilerin menfaati için değil, adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi için yerine getiriyoruz” dedi.
ACİL TALEBİMİZ !
Şiddetin önlenmesi için acil talepleri dile getiren Polat, “Acil talebimiz şudur: Yeni yasama döneminde, Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmalı, konuyla ilgili TBMM araştırma komisyonu kurulmalıdır. Türkiye Barolar Birliğinin Adalet Bakanlığına sunduğu önerilerde yer alan gerekli düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Devletin tüm kurumlarında ve yurttaşlarda, avukata yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili farkındalık yaratılmalı ve buna ilişkin somut çalışmalar hayata geçirilmelidir.
Tek bir kayba daha tahammülümüz yok! 180 bin avukat, Barolarımız ve Türkiye Barolar Birliği olarak; avukata yönelik şiddetin normalleşmesine izin vermeyecek, onurla ve asla vazgeçmeden ortak mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.
Bu sebeple, meslek şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve yurttaşlarımızın haklarını sahipsiz bırakmayacağız” şeklinde konuştu.